Kayıtlar

Haziran, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Onarıcı Adalet Ekseninde Adli Görüşme Odaları Ve Çocuk İzlem Merkezleri

Resim
                     ONARICI ADALET EKSENİNDE  ADLİ GÖRÜŞME ODALARI VE ÇOCUK İZLEM  MERKEZLERİ                                                                                         Yazarlar: Av. Erkin AKBAY                                                                                                         Av. Sena İSPİRLİ BAŞLARKEN Adli Görüşme Odaları ve Çocuk İzlem Merkezleri onarıcı adalet çerçevesinde var olmuş kurumlardır. Konuya giriş yapmadan önce; Kırılganlık kavramı ilk olarak BM metinlerinde kendisini göstermiştir. AİHS ve müktesebatında kırılgan grup tanımı mevcut değildir. Sözleşme yapısının durağan değil yaşayan bir yapıda olduğu gözetilerek kararlar ile kırılgan grup kavramının içi doldurulmuştur. AİHM kırılgan grup tanımı yaparken sadece ayrımcılık ve damgalamaya maruz kalma kıstaslarını değil ayrıca hakka erişim için daha farklı haklı muameleye ihtiyacın olmasını da aramaktadır.  Mahkeme bugüne kadar aile içi şiddet mağdurlarını, Romanları, HIV ile yaşayanları, g

Hayvan Hakları Dosyası

Resim
                        HAYVAN HAKLARI DOSYASI           Yazarlar: Esra CANAVARCI,  Psikolog Gamze TAÇ,  Veteriner Gökhan DURUKAN    Hayvan Hakları Dosyası    Ulusal ve Uluslararası Hukukta Hayvan Hakları    Roma Hukukundan gelen özne-nesne (kişi-eşya) ayrımında haklara ve borçlara sahip olanlar özne, hakların ve borçların konusu olanlar nesne denmiştir. Hukukun öznesi nedir denilince ise herkesin aklına gerçek kişi olarak insan ve tüzel kişiler gelir (Dural/Sarı,2019,s.191). Peki hayvanlar? Onlar haklara sahip midir? Hukuk düzeninde hak sahibi olmak beraberinde sorumluluk da getirir. Eğer hayvanlar hak sahibi ise davranışlarından sorumlu tutulabilir mi?  Bu tarz sorular doğrultusunda hayvanların da hukuki statüsü tartışılmaya başlanmıştır. İnsandan akıl ve düşünme yeteneğine sahip olma noktasında ayrılan, duygulara ve acı hissiyatına sahip canlı varlıklar olarak hayvanların hukuki statüsü hakkında farklı görüşler mevcuttur. Bunlardan bazıları; hayvanları eşya sayan, kişi benzeri sayan

Nişanlanma'nın Hukuki Boyutu

Resim
 Nişanlanmanın Hukuki Boyutu Yazar: Av. Aylin Esra Eren Evlenmek isteyen kişilerin, evlenmeden önce birlikte geçirdikleri zamanlar Medeni Kanun’da “nişanlılık” olarak adlandırılır. Türk Medeni Kanunu’muz Alman ve İsviçre medeni kanununda olduğu gibi, nişanlılık dönemini bir hukuki düzenleme olarak kabul etmiş ve buna ilişkin hükümler getirmiştir. “Nişanlanma” ve “nişanlılık” aynı anlama geldiği düşünülmekle beraber aslında farklı anlamlara karşılık gelmektedir. Nişanlanma; kadın ve erkeğin karşılıklı olarak birbirlerine evlenme vaadinde bulundukları hukuki bir işlemdir. Örneğin; bir erkeğin bir kadına “Benimle evlenir misin?” şeklinde evlilik teklifinde bulunması akabinde kadının da kendisine “Evet evlenirim.” demesi anında nişanlılık başlar.   Türk Medeni Kanunu’nun 118. maddesinin 1.fıkrasında “Nişanlanma evlenme vaadidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu hukuki işlemin niteliği konusunda 3 farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki; ön sözleşme görüşüdür. Bu görüşe göre; Türk Medeni Ka

Düşünce Özgürlüğü

Resim
  Düşünce Özgürlüğü İnsanlık tarihin başından itibaren gelen bir tartışma: Düşüncemiz özgür mü olmalı? Tarihte bu soru herkesin kafasını karıştırmış, Nicolaus Copernicus’un düşüncelerini söylemesini geciktirmiş, Dünya dönüyor diyen Galileo’nun yakılarak can vermesine ve Sokrates’i baldıran otu ile zehirlenmesine neden olmuştur. Peki, insanoğlunun düşüncelerini söylemek için savaştığı, bu kadar emek verdiği şey nedir? Düşünce özgürlüğü nedir? Düşünce özgürlüğü, başka bir deyişle İfade özgürlüğü demokrasinin temel ilkesidir. Kimsenin bir müdahalesi olmadan her insan düşünmekte özgürdür ve bu hakka sahiptir. Her çeşit bilgi ve fikir, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın, sözle veya yazıyla iletmeyi içererek, her kategoride, fikirde ve sanatta, araştırma ve elde etmede özgürdür. Diğer bir tanımla düşünce özgürlüğü, insanın karşılaştığı bütün sorunlara vermek istediği yanıtları kendi kendine seçebilmesi ya da şahsen hazırlayabilmesi, bireysel ve sosyal davranışlarını da bu yanıtlara uydurabilm

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin Anatomisi

  Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Anatomisi Yazar: İbrahim Çavuş    Tüm dünyada bir akım olarak devam eden yürütme organının güçlendirilmesi hamleleri 12 Mart 1971 tarihindeki muhtıra ile ülkemizde de hız kazandı. 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan darbe sonucu 1982 yılında yürürlüğe sokulan Anayasa’da liberal tutumlardan ve “yasama organının güçlülüğü” ilkesinden uzaklaşıldı. Yürütmeye verilen “rasyonelleştirilmiş parlamentarizm” yetkileri de yürütme organının güçlenmesini sağladı. 2007 yılında yapılan ve içerisinde “Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi” maddesinin de yer aldığı halkoylaması %69 oranında evet oyuyla sonuçlandı. 2007 anayasa değişikliği ile ülkemizde resmen “yarı-başkanlık sistemi” uygulanmaya başlandı.    1971 muhtırası, 1982 Anayasası ve 2007 yılı anayasa değişiklikleri ile ülkemiz başkanlık sistemini tartışmaya başladı. 16 Nisan 2016 tarihinde yapılan halkoylamasında, Anayasa’nın 70 maddesinde değişiklik öngörüldü. Söz konusu oylamada sandıklardan %51 oranınd