Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin Anatomisi

 

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Anatomisi

Yazar: İbrahim Çavuş

   Tüm dünyada bir akım olarak devam eden yürütme organının güçlendirilmesi hamleleri 12 Mart 1971 tarihindeki muhtıra ile ülkemizde de hız kazandı. 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan darbe sonucu 1982 yılında yürürlüğe sokulan Anayasa’da liberal tutumlardan ve “yasama organının güçlülüğü” ilkesinden uzaklaşıldı. Yürütmeye verilen “rasyonelleştirilmiş parlamentarizm” yetkileri de yürütme organının güçlenmesini sağladı. 2007 yılında yapılan ve içerisinde “Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi” maddesinin de yer aldığı halkoylaması %69 oranında evet oyuyla sonuçlandı. 2007 anayasa değişikliği ile ülkemizde resmen “yarı-başkanlık sistemi” uygulanmaya başlandı.

   1971 muhtırası, 1982 Anayasası ve 2007 yılı anayasa değişiklikleri ile ülkemiz başkanlık sistemini tartışmaya başladı. 16 Nisan 2016 tarihinde yapılan halkoylamasında, Anayasa’nın 70 maddesinde değişiklik öngörüldü. Söz konusu oylamada sandıklardan %51 oranında evet sonucunun çıkmasıyla; Başbakanlık kurumunun kaldırılması, yürütmenin Cumhurbaşkanı’na devredilmesi, Cumhurbaşkanı’na yürütme ile ilgili konularda kararname çıkartma yetkisi, TBMM üye sayısının 600’e yükseltilmesi başta olmak üzere birçok değişikliğe gidildi. 24 Haziran 2018 tarihli genel seçimler ile de ülkemizde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS)” olarak adlandırılan sisteme geçildi.

   Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en belirgin özelliği yürütmedeki ikili yapıyı kaldırması olarak öne çıkmaktadır. Başbakanlık kurumu ve Bakanlar Kurulu’nun kaldırılmasıyla yürütme kurumuna ait olan tüm yetkiler de Cumhurbaşkanlığına devredildi. Mülga 91.maddede yer alan TBMM’nin yetkilendirmesiyle Bakanlar Kurulu’nun “kanun hükmünde kararname” çıkarma  yetkisi de bu bağlamda Cumhurbaşkanına devredilmiştir.

   Mevzuatımızda 2017 anayasa değişikliğinden önce de yer alan “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” sadece Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin kuruluş, teşkilat, çalışma esasları yanında personel atamalarının da nasıl yapılacağı düzenlenebiliyordu. (Taşdöğen, 2016:940) (Mülga 107.madde)

Bu konuda ilk kararname de 18 Ağustos 1983 tarihinde yayınlanmıştır.

   Mevcut anayasa metnimizin 104.maddesinde yetkilendirilen Cumhurbaşkanı çeşitli konularda kararname çıkartabilir. 2017 Anayasa değişikliği sonrası çıkarılan ilk kararname 10 Temmuz 2018 tarihinde çıkarılmış ve Cumhurbaşkanlığı kurumunun görev ve işleyişlerinin yanında, Bakanlıklar ve alt kuruluşlarının görev ve yetkilerini tanımlamıştır. (30474 sayılı R.G.)

Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin hangi konularda çıkartılabileceği 104.maddenin 17.fıkrasıyla düzenlenmektedir. Kararnamelerin en temel özelliği yürütme alanında çıkarılabiliyor olmalarıdır. Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın ikinci kısmının, birinci bölümünde yer alan “temel hak ve hürriyetlerin niteliği, hürriyetlerin sınırlandırılması, hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması, temel hak ve hürriyetlerin kullanımının durdurulması, yabancıların durumu” ile; ikinci bölümde yer alan ” kişi dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, zorla çalıştırma yasağı, kişi hürriyet ve güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması, yerleşme ve seyahat , din ve vicdan hürriyetleri ile düşünce ve kanaat hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma, bilim ve sanat, ve basın yayımla ilgili hükümler, toplantı hakları, hak arama, kanuni hakim güvencesi, hukukun evrensel ilkelerinin yer aldığı suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı 38. Madde , ispat hakkının yanında temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı 40.madde hakkında kararname çıkartamaz.

   Cumhurbaşkanı Anayasa’nın dördüncü bölümü olan siyasi haklar ve ödevler başlıklı “ Türk vatandaşlığı, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma, parti kurma, partilere girme ve ayrılma, siyasi partilerin uyacakları esaslar, kamu hizmetlerine girme, vatan hizmeti, vergi ödevi, dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı konularında kararname çıkartamaz.

   Anayasa’da kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanı’nın kararname çıkartma yetkisi bulunmamaktadır. Meclis’in henüz o konuda kanun çıkartmaması, veyahut o konuyla alakalı kanunun eksiklikler barındırması da Cumhurbaşkanına kararname çıkartma yetkisi tanımaz.

Örneğin; 6 Kasım 1981 tarihinde kabul edilen 17506 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 6 ve 7.maddelerinde düzenlenen Yükseköğretim Kurulu hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkartılması mümkün değildir.

   2017 Anayasa değişikliğiyle benimsenen CHS ile mevzuatımızda yeni bir hukuk normu çatışması çözüm yolu da eklenmiştir. Cumhurbaşkanı’nın çıkardığı kararname ile, kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiş bir kanunun hükümlerinin çatışması durumunda kanunların uygulanması gerektiği Anayasa’nın 104.maddesinde belirtilmiştir.

   Aynı şekilde TBMM’nin bir konuda kanun çıkartması durumunda Cumhurbaşkanı’nın kararnamesi etkisiz hale gelecektir. Örneğin; 24 Temmuz 2018 tarihinde çıkartılan ve “İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” adını taşıyan kararnamede İletişim Başkanlığı’nın ana esasları ve başkanlığa bağlı kurumlar düzenlenmiştir. TBMM’nin aynı konuda kanun hazırlayıp kabul etmesi durumunda kararname hükümsüz kalacaktır.

   Anayasamızın 106.maddesinde yer alan Bakanlıkların yapısı, 108.maddesinde yer alan Devlet Denetleme Kurulu’nun işleyişi, 118.maddede yer alan Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nin teşkilat ve görevleri hakkında da kararnameler çıkartılabileceği ilgili maddelerde düzenlenmiştir.

   Olağan dönemlerde çıkartılan Kararnameler kanunların altında, yönetmeliklerin üstünde bir yerdedir. 

Peki ya olağanüstü dönemlerde?

Anayasamızın 119.maddesinde; savaş, savaşı gerektirecek durumlar, seferberlik, ayaklanma, salgın hastalık gibi olaylarda Cumhurbaşkanı tarafından yurdun tamamında ya da bir bölümünde “olağanüstü hâl” ilan edilebileceği belirtilmektedir. Aynı maddenin 6.fıkrasında Cumhurbaşkanı’nın olağanüstü hâlin gerektirdiği konularda 104.maddenin 17.fıkrasının 2.cümlesinde belirtilen şartlara uymadan kararname çıkartabileceği yazmaktadır. Yani Cumhurbaşkanı; olağanüstü dönemlerde, Temel Haklar ve Ödevler başlıklı ikinci kısmın “Genel Hükümler” adlı birinci bölümü, “Kişinin Hakları ve Ödevleri” adlı ikinci bölümü ve “ Siyasi Haklar ve Ödevler” adlı dördüncü bölümü hakkında da kararname çıkartabilir.

 

   Olağan dönem ile olağanüstü dönem kararnameleri usûl ve şekil olarak birbirine benzemektedir ancak aralarında önemli bir fark bulunur. Olağan dönem kararnameler Meclis onayına sunulmamaktadır ancak olağanüstü dönem kararnameleri Cumhurbaşkanı’nca imzalandığı gün Meclis onayına sunulmaktadır. Olağanüstü dönem kararnameleri eski sistemdeki Kanun Hükmünde Kararnamelere benzetilebilir. Meclis, kendisine sunulan kararnameleri savaş ve mücbir sebep dışında 3 ay içerisinde karara bağlamalıdır aksi hâlde kararnameler kendiliğinden yürürlükten kalkar.

   Olağanüstü dönemde çıkartılan kararnamelerde de Anayasamızın 15.maddesinde yer alan “savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” hükümlerine aykırı ifadeler yer alamaz.

Denetimi

   Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin denetimi Anayasa Mahkemesi tarafından yapılır. Haklarında iptal davası da Anayasa’nın 148.maddesine dayanılarak açılabilir.

Olağanüstü dönem Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ise soyut ve somut norm denetimiyle bağlı değillerdir.

Sonuç

 2017 Anayasa değişikliğiyle beraber yönetim sistemimizdeki köklü değişimle mevzuatımızda etkinliği artan Cumhurbaşkanı kararnamelerinin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen yönetim sisteminin en önemli yapı taşlarından birisi olduğunu görüyoruz.24 Temmuz 2018 tarihinden başlamak üzere tespit edebildiğimiz 71 adet kararname yayınlanmıştır. Anayasa Mahkemesi tarafından denetimi yapılan kararnamelerin çeşitli tarihlerde tıpkı kanunlar gibi Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiğini görüyoruz. Anayasamızın 104.maddesinin yürütmeye tanıdığı bu hak eski uygulanan sistemdeki Meclis yetkilendirmesiyle kullanılabilen kararname çıkartma yetkisiyle benzerlikler taşımaktadır. Yetki sınırlarının iyi çizilmesi koşuluyla yürütme organlarının düzenleyici işlemler yaptığı neredeyse her ülkede görülmektedir.

Kaynakça

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Hakları ve Günümüzdeki İhlalleri

Düşünce Özgürlüğü

Türkiye'de Göçmen Kadınlar