Kadın Hakları ve Kadına Şiddet
Kadın Hakları ve Kadına Şiddet
-1847 yılında kadın ve erkek çocuklara eşit miras hakkı tanıyan İrade-i Seniye yayımlandı.
-1871 yılında evliliğin resmi memur önünde yapılması, erkeklerde evlenme yaşının 18, kadınlarda ise 17 olması Hukuk-i Aile Kararnamesi ile düzenlenmiştir.
-1876’da Kanun-i Esasi ile kız ve erkeklere ilköğretim zorunlu hale getirildi.
-1913 yılında kadınlar ilk defa memur olarak çalışmaya başladı.
-1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim birleştirilip Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış kız ve erkekler eşit şartlarda eğitim görmeye başlamıştır.
-1926 yılında Türk Medeni Kanunu ile kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı, malları üzerinde tasarruf hakkı tanınmıştır.
-1930 yılında doğum izni düzenlenmiştir.
-1933 yılında Köy Kanunu düzenlenerek kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakkı tanınmıştır.
-5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Kadınlar demokratik haklara kavuştu ve 5 Aralık tarihi “Dünya Kadın Hakları Günü” olarak kutlanmaya başlandı.
-1966 yılında kadın ve erkek işçiler arasında ücret eşitliğini sağlayan 1951 tarihli 100 sayılı ILO Sözleşmesi onaylandı.
-1990 yılında Türkiye’de ilk kadın sığınma evi Bakırköy Belediyesi tarafından açıldı.
-19 Kasım 1997 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nca nüfus cüzdanlarında medeni hal kısmında “evli, boşanmış, dul” gibi ifadeler yerine “bekar” veya “evli” ifadelerinin kullanılması kararlaştırılmıştır.
-22 Kasım 2001 tarihinde Yeni Türk Medeni Kanunu TBMM tarafından kabul edilmiştir.
Yapılan bu düzenlemeler ile kadın ile erkek arasındaki eşitsizlik giderilmeye çalışılmış ve kadınlara yapılan negatif ayrımcılık kaldırılmaya çalışılmıştır.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Kadın olmanın zor olduğu ülkelere Sudan, Mısır, Suriye, Lübnan, Bahreyn, Libya, Somali, Birleşik Arap Emirlikleri, Cibuti, Filistin, Cezayir, Tunus, Katar, Ürdün, Kuveyt, Umman, Komorlar, Fas, Irak örnek verilebilir.
Türkiye’de 2019 yılında kadınların %38’i şiddete maruz kalmıştır.
Türkiye’de İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde eski dönemlerde oldukça fazla olan kadına yönelik geleneksel şiddet (namus ve töre cinayetleri, çeyiz şiddeti, kız çocuğun öldürülmesi) günümüzde de görülmektedir. Genel kanı kadına yönelik şiddetin kırsal kesimlerde daha fazla olduğu yönündedir fakat kırsal kesimlerde ve kentlerde kadına yönelik şiddet hemen hemen eşit düzeydedir.
2019 yılında BM Kadın Birimi’nin yayınladığı istatistiklere göre dünyada kadınların %30’unun partnerleri tarafından şiddete maruz kaldığı görülmektedir.
Kadına yönelik şiddetlerden bazıları şu şekildedir:
-Taciz
-Tecavüz
-Asit atma
-Töre cinayetleri
-Aile içi şiddet
-Üremeye zorlama
-Zorla evlendirme
-Kız çocukların öldürülmesi
-Zorla fuhuş
-Dijital şiddet ( yeni kuşak şiddet)
-Flört, sevgili şiddeti
-Israrlı takip
-Ekonomik şiddet
-Kız kaçırma
-Kadın sünneti
-Zorla kürtaj
KADIN CİNAYETİ
Türkiye’de her yıl yüzlerce kadın “namus temizleme, aldatma, kıskançlık, kadının ayrılmak istemesi” gibi gerekçelerle öldürülmektedir. Ülkemizde töre cinayetlerine en çok Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde rastlanmaktadır. Türkiye’de 2008'de 80, 2009'da 109, 2010'da 180, 2011'de 121, 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409, 2018'de 440, 2019'da 474 olmak üzere 2008-2019 yılları arasında toplam 3.185 kadın öldürülmüştür. 2020 yılında ise erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş, 171 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulunmuştur.
Kadın cinayetlerindeki failler başta kadının kocası olmak üzere, kadının sevgilisi, eski kocası, akrabaları, kardeşi, babası ve tanımadığı kişiler olarak görülmektedir.
2019 yılında öldürülen 474 kadından 185'i ateşli silahla, 101'i kesici aletle, 29'u boğularak, 27'si darp edilerek, 19'u yüksekten atılarak, 6'sı kimyasal ilaç içirilerek, 6'sı yakılarak öldürüldü. 101 kadının nasıl öldürüldüğü ise tespit edilememiştir.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEME
Uluslararası Kuruluş ve Antlaşmalar
-CEDAW: 1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen uluslararası bir sözleşmedir. Türkiye de 1986 yılından beri sözleşmeye taraftır.
-DEDAW: BM Genel Kurulu tarafından 7 Kasım 1967’de kabul edilen ve BM’nin kadın haklarına bakışını ana hatları ile çizen bir insan hakları bildirgesidir.
-DEVAW: Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi ya da DEVAW, 20 Aralık 1993 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından 48/104 sayılı kararında oylanmadan kabul edilen bir bildirgedir.
-Belém do Pará: Amerikalılararası Kadın Komisyonu (CIM) tarafından 9 Haziran 1994’te Brezilya’nın Belém do Pará kentinde düzenlenen bir konferansta kabul edilen kadına yönelik şiddeti suçlayan uluslararası bir sözleşmedir.
-Maputo Protokolü: 2005 yılında Afrika Birliği tarafından yürürlüğe giren uluslararası bir insan hakları belgesidir. Kadınlara siyasi sürece katılma hakkı, erkeklerle sosyal ve siyasi eşitlik, üreme sağlığı kararlarında daha fazla özerklik ve kadın sünnetinin sona erdirilmesi dahil olmak üzere kapsamlı haklar garanti edilmiştir.
-İstanbul Sözleşmesi: Avrupa Konseyi tarafından desteklenen, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
Dünyada kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla çeşitli mücadeleler yapıldı ve halen yapılmaya devam ediyor. 1999 yılında BM Genel Kurulu tarafından 25 Kasım günü ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan edildi.
Ulusal Uygulamalar
-KADES: Son yıllarda giderek artan kadına şiddeti önlemek amacıyla yapılmıştır. Kadınlar bu uygulama ile şiddete maruz kaldıkları anda akıllı telefonlarından hızlı bir şekilde Kadın Acil Destek Sistemi’ne ulaşabilmektedirler.
-Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı: Kadına şiddeti önlemek için çalışmalar yapan, aile içi şiddete uğramış kadınlara psikolojik, hukuki destek veren ve barınak sağlayan sivil toplum örgütüdür.
-Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Projesi: Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 23 Temmuz 2013 tarihinde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak amacıyla yapılmış 2 yıl sürmüş İçişleri Bakanlığı’na ait bir projedir.
-Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun: 8/3/2012 tarihinde kabul edilen 20/3/2012 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 6284 sayılı kanunun amacı madde 1’de belirtildiği üzere “şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”
Yazarın Düşünceleri
Öncelikle siz değerli okurlara şu soruyu sormak isterim. Kadına yönelik şiddeti, cinayeti önlemek için birçok uygulama varken pek çok tedbir alınmaya çalışılırken ve hatta kanunda da bu konuyla ilgili yazıda etkili görülen (fiiliyatı şüpheli) kanun maddeleri varken neden hâlâ kadına şiddet ve cinayet durdurulamıyor aksine artarak, canice devam ediyor? Bu soruya verilebilecek pek çok cevap var. Kadına şiddetin, cinayetin önlenememesindeki en temel sorunun toplumda maalesef ki var olan erkek güçlüdür, erkek ADAM üstündür; kadın güçsüzdür, kadın bilmez, kadın anlamaz, kadın yapamaz, kadın SUSSUN, kadın öyle GÜLMESİN anlayışının olduğunu görüyoruz.
Yüzyıllardır pek çok ülkede kadın erkekten küçük görüldü, eziyet gördü, ayaklar altına alındı. Erkek kadını dövse bir bildiği vardır ondan dövmüştür, yahu kadın da altta kalmamıştır hak etmiştir denildi. Dünya’nın her yerinde ayrımcılığı görmemiz mümkün olsa da ülkemiz özelinde düşünürsek özellikle Doğu kesimlerde eskiden beri kadının yeri koca evrendeki bir minik meteor parçası kadar ufak, değersiz görüldü. Her gün haberlerde canice olaylar görüyoruz kadın varile atılıp yakıldı, kadın ormanda tecavüze uğradı, kadın çocuğunun gözü önünde bıçaklandı, kadın eski kocası tarafından sokak ortasında vuruldu... Bu kadınların hayatlarını ellerinden almaya KİMİN, NASIL hakkı olabilir? Bu insanlığa sığmayan davranış sahiplerinin kendilerini savundukları cümleler ise “namusumu kirletti, beni aldattı, beni istemedi, açık giyindi, beyaz giydi, tahrik etti” işte bu kadar akıl almaz ve saçma cümleler. SÖYLER MİSİNİZ BİR İNSANIN NEFSİNE HAKİM OLAMAMASININ SUÇLUSU NEDEN KADIN? Bütün bunlar toplum tarafından kadın erkek eşitliğinin idrak edilememesi, benimsenememesinden dolayı.
Toplumdaki bu eşitsizliği cümlelerimizde, kelimelerimizde bile görebiliriz “elinin hamuruyla erkek işine karışma, adamsan yaparsın, kız gibi ağlanma, karı gibi dır dır etme, adam gibi adam, adamın dibi...” İşte bu cümleler ile eşitsizliğin ne kadar derin olduğunu görüyoruz. Kadın kocasını aldatsa namussuz oluyor, kocası kadını aldatsa erkeğin ELİNİN KİRİ oluyor. Bir adam karısını öldürse ve benim namusu kirletti dese cezasından indirim alabiliyor. SİZCE BU ADİL Mİ?
Bütün bu düzeni nasıl değiştireceğiz? Anne- babalar, oğullarınızı ERKEK olarak yetiştirmeyin, İNSAN olarak yetiştirin onlara eşitliği anlatın, kadınlara kadın oldukları için değil, İNSAN oldukları için değer vermelerini, küçük görmemelerini anlatın. Oğlum ne eylerse güzel eyler demeyin. Anne-babalar, kızlarınıza ne kadar güçlü olduklarını, etraflarındaki sen yapamazsın vızıltılarını duymazdan gelmelerini, isteseler başaramayacakları hiçbir şey olmadığını söyleyin. Ebeveynler, oğullarınızı da kızlarınızı da EŞİT yetiştirin.
“Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.” demiş Nelson Mandela, ne güzel söylemiş. Eğitim kısa vadede çözüm olamasa bile uzun vadede bu düzensizliğin sona ermesi için en önemli yapıdır. Bana sorarsanız nasıl değiştireceğiz bu eşitsizliği diye naçizane fikirlerimi sunmak isterim. İlkokullara zorunlu bir ders konulup bu derste kadın erkek eşitliği ufak yaştan çocuklara aşılanabilir. Bu ders ana okul düzeyinden başlayabileceği gibi ortaokul ve lisede de devam edebilir. İller bölgelere ayrılıp yılda birkaç sefer yetişkinlere spor salonları, tiyatro salonları, stadyumlar gibi yerlerde zorunlu seminerler verilebilir. Yapılan bu seminerlerde kadın erkek eşitliği, kadın hakları, erkek hakları, herhangi bir şiddet karşısında kişilerin arayabilecekleri telefon numaraları veya başvurabilecekleri yerler anlatılmalıdır. Hukuki açıdan bakarsak kanunlar düzenlenip, boşluklar doldurulmalı, yaptırımlar ağırlaştırılmalı, indirimlere gidilmemeli, 6284 sayılı kanun en etkili şekilde uygulanmalı.
Belirtmek isterim ki İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR. Hiçbir kadının erkekler tarafından korunmaya ihtiyacı yoktur. Unutmayalım ki erkekleri dünyaya getiren bir KADIN. Son bir sözle bu yazıyı noktalamak isterim: KADINLAR ARTIK UYANDI!
Ekleme: Bu yazıyı yazdıktan birkaç gün sonra İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildiğini üzülerek eklemek zorunda kalıyorum. Biz ne için MÜCADELE ETTİK? Biz hep o tünelin sonundaki ışık için çabaladık, haykırdık, mücadele ettik. İstanbul Sözleşmesi yaşatır dedik bir daha hiçbir çocuk "anne lütfen ölme!" diye çırpınmasın, ağlamasın, bu caniliği yaşamasın istedik. Biz bir insanın hayatı hiç uğruna ellerinden alınamasın istedik. Biz yavrusu öldürülen bir ana babanın "yavrummm gitme!" diye haykırmalarının son bulması için mücadele ettik. Her şeyin bir kalemde silinip atılması bu kadar kolay mı? Kadına şiddete, cinayete hiçbir zaman GÖZ YUMMAYACAĞIZ, bunun meşrulaştırılmasına İZİN VERMEYECEĞİZ!
Kaynakça
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kad%C4%B1na_y%C3%B6nelik_%C5%9Fiddet
https://morcati.org.tr/siddet-bicimleri/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kad%C4%B1n_haklar%C4%B1
https://www.ensonhaber.com/galeri/kadin-olmanin-sikintili-oldugu-22-ulke#13
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bel%C3%A9m_do_Par%C3%A1_S%C3%B6zle%C5%9Fmesi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Maputo_Protokol%C3%BC
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul_S%C3%B6zle%C5%9Fmesi
https://www.icisleri.gov.tr/kadin-destek-uygulamasi-kades
https://tr.wikipedia.org/wiki/Mor_%C3%87at%C4%B1
https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6284&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
Yorumlar
Yorum Gönder