Spor'da Şiddet

 Sporda Şiddet 

Yazar: İbrahim ÇAVUŞ
Süleyman Demirel Üniversitesi

   Spor, Türk Dil Kurumu güncel Türkçe sözlükte “bedeni veya zihni geliştirmek amacıyla kişisel ya da toplu olarak gerçekleştirilen, bazı hareketlere göre uygulanan hareketlerin tümü” olarak tanımlanmaktadır. Tarihte yapıldığı düşünülen  ilk sporun M.Ö.200 yıllarında Mısır’da başladığı bilinmektedir. İlk yapılan spor faaliyeti güreş olarak bilinmektedir. Spor tarihi ise Antik Yunan olimpiyatlarında atletizm ile başlamaktadır.

   Spor faaliyetleri, tanımında da yer aldığı üzere insan vücudunda birçok olumlu etki yaratıyor. Spor’un en önemli katkılarından birisi de kişisel gelişim alanında belirginleşiyor. Spor, şiddetin önlenmesi ve kişisel gelişimin en üst noktada gerçekleşmesi için elzem olan bir aktivitedir.

   T.C. 1982 Anayasası 59.maddesinde de “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder.” “Devlet başarılı sporcuyu korur.” İfadeleri yer alır. Devletin sporu yaygınlaştırması, bir görev olarak Anayasa’da belirtilmiştir.

   Ancak; günümüzde sporun şiddeti ve düzensizliği azaltmasını bir yana bırakın, sporun içinde de şiddetin ve düzensizliğin maksimum noktada olduğunu görüyoruz. Bu durumların birçok spor dalında olduğunu hissetsek de maalesef ki en fazla futbolda yaşandığını biliyoruz.

   Sporda ve özel olarak futbolda şiddet olayları modern dünyada ortaya çıkmış olgular değildir.  İngiliz Kralı II.Edward’a 14.yüzyılda futbolu yasaklatacak ölçüde geniş şiddet olayları yaşanmıştır. Sonraki yıllardan günümüze kadar da sporda şiddet düz bir grafik çizmemiştir. Özellikle 20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan olayların “ağır tahribat” oluşturması bu alanda düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır.

  
 Dünyada stadyum olayları deyince ilk akla gelen olaylardan birisini örnek verecek olursak; 1964 yılında Tokyo Olimpiyatları eleme maçında Peru ve Arjantin arasında Lima Ulusal Stadyumunda oynanan maçta atılan golün iptal edilmesi sonucu stadyumda başlayan ayaklanmada polisin müdahalesiyle izdiham yaşandı ve 320 kişi hayatını kaybetti.
   
 Ülkemizden de bir örnek verecek olursak;17 Eylül 1967’de Kayserispor ile Sivasspor arasında Kayseri Stadyumunda oynanan maçta iki takım taraftarları arasında gerginlikler  oluşmuş , stadyumda başlayan panikle izdiham yaşanmış ve 43 vatandaş hayatını kaybetmiş, 600 üzerinde vatandaş ise yaralanmıştır. Olayların saha dışına çıkmasıyla Sivas’ta Kayserili vatandaşların dükkanlarına belirli kişilerce saldırılar düzenlenmiştir. 

 Günümüzde de sporun birleştirici ve onarıcı ruhuna yakışmayan olayların ve söylemlerin yaşandığını görüyoruz. En büyük taraftar grupları arasında yapılan araştırmalarda da şiddet olaylarını başlatan en önemli unsurun medyadaki “konuşma üslubu” olduğu ortaya çıktı.

 Yaşanan şiddet olaylarının azaltılması ve sporun gerçek ruhuna dönüş için 28 Nisan 2004 tarihinde 5149 sayılı kanun kabul edildi. Söz konusu kanunla beraber bilet satışlarında karaborsanın önlenmesi, iki takım taraftarlarının birbirlerinden ayıracak şekilde güvenlik tedbirlerinin alınması, insan sağlığını tehdit edecek şekillerde  maçların izlenmesinin yasaklanması, kesici-delici aletlerin, silahların, ses bombaları gibi patlayıcıların müsabaka alanlarına alınmasının yasaklanması gibi bir dizi önlem alındı. Çevreye zararlı etkisi olan konfeti, meşale tarzı ürünlerle; alkollü içeceklerin de müsabaka alanına sokulması ve satılması yasaklar kapsamına alındı. Alkollü olduğu net şekilde belli olan ve statlara girişi yasaklanan kişilerin stadyumlara girmemeleri konusunda önlem alınması da söz konusu kanunda belirtildi.

   Müsabaka alanında, yollarda, alanın çevresinde, umuma açık bölgelerde kulüpler, yöneticiler, federasyon yetkilileri, taraftar grupları, futbolcular gibi kesimlere; çirkin ve kötü tezahürat yapılması yasaklandı. Spor müsabaka alanlarını zarara uğratan kişiler 6 ay müsabaka alanlarından men cezası ile  çeşitli idarî para cezalarına çarptırılmaları konusunda da maddeler kanunda yer aldı.

   2004 yılında kabul edilen 5149 sayılı kanunun sporda şiddet ve düzensizliği önleme konusundaki önlemleri ilerleyen yıllarda yetersiz kalmaya başladı.
Türkiye Cumhuriyeti 60.Hükümetinin 27 Aralık 2010 tarihinde TBMM’ye sunduğu yürürlükteki spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun tasarısında da yer alan gerekçelerde bu durum belirtilmiştir.
   
Spor müsabakalarında yaşanan düzensizliklerin 5149 sayılı kanunda belirtildiği gibi sadece müsabaka alanlarını, alana gidiş ve geliş güzergahlarını kapsaması düzensizliklerin önlenmesi için yeterli görülmemiştir. Kanunun kapsamının, cadde ve sokaklar için de genişletilmesi gerektiği düşünülmüştür.
   
Kanun tasarısında şike ve teşvik primi 5149 sayılı kanundan farklı olarak suç sayılmıştır. Müsabaka alanlarında teknik donanımlar kurulması gerekliliği belirtilmiştir. Ayrıca slogan ve çirkin tezahüratların 5149 sayılı kanunda suç olduğu belirtilmesine rağmen ceza oranlarının belirtilmemesi bu suçların cezalandırılmasını sağlayamamıştır. Bu yüzden kanunun 14.maddesinde söz konusu suçların ceza oranları belirtilmiş, cezaların artmasının gerekçelerine de yer verilmiştir.
  
   Kanun tasarısı 31 Mart 2011 tarihinde yasalaşmış ve 6222 sayılı kanun numarasını almıştır.


   6222 sayılı kanunun 20.maddesinde saha görevlisi, komiser, gözlemci, temsilci, hakemler, görevleriyle bağlantılı işlenen suçlarda “kamu görevlisi” olarak kabul edilmişlerdir. Türk Ceza Kanunu’nun 265.maddesinin ilk fıkrası, kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve şiddet kullanan kişiyi altı aydan üç yıla kadar cezalandırmayı öngörmektedir.

   Kanunun 17.maddesinde de spor alanları ve içindeki eşyalara zarar vermek kamu malına zarar verme suçunu oluşturmaktadır. Kanunun 17/A maddesinde “Kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini bez veya sair unsurlarla tamamen veya kısmen kapatmak suretiyle bu Kanunda belirtilen suçları işleyenler hakkında verilecek cezalar yarı oranında artırılır.” ifadesi yer almıştır.

   Sporun birleştirici ruhuna tekrar kavuşmamız için “fair-play” olarak adlandırılan “saygı” unsurunun göz ardı edilmeden hareket edilmesi gerektiğini net şekilde ifade etmeliyiz. Olaylı geçen maçların ardından toplumun neredeyse tamamında yaşanan gerginliğin bize bir şey kazandırmadığını görüyoruz.
   
   Sporda şiddetin önlenmesinin bir seferberlik gerektirdiği ortadadır. Spor kulüpleri başta olmak üzere; taraftar grupları, sosyal medya ve spor televizyonlarının müsabaka taraflarını gerecek söylemlerden uzak durmaları sporun gerçek kimliğine bir an önce kavuşmamız için çok önemlidir.
  
   Sporun birleştirici ruhuna inanıyor ve bu alanda atılan tüm adımları destekliyoruz.

  

Spor bir insanın her durumda farklı olmasını sağlar.

Mustafa Kemal Atatürk


Kaynakça

https://sozluk.gov.tr/

https://sportmen.barcin.com/spor-tarihininilkleri/#:~:text=D%C3%BCnyan%C4%B1n%20en%20eski%20sporu%20g%C3%BCre%C5%9F,Oyunlar%C4%B1'yla%20yani%20atletizmle%20ba%C5%9Fl%C4%B1yor.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/267921

https://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0990.pdf

https://tr.wikipedia.org/wiki/1964_Lima_Ulusal_Stadyumu_facias%C4%B1

https://tr.wikipedia.org/wiki/1967_Kayseri_stadyum_facias%C4%B1

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/3.5.20047755.pdf

https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5149.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Hakları ve Günümüzdeki İhlalleri

Düşünce Özgürlüğü

Türkiye'de Göçmen Kadınlar