İşkence Mağduru Psikolojisi ve Hukukta İşkence

 İşkence Mağduru Psikolojisi ve Hukukta İşkence 


Yazar: İşkence Mağduru Psikolojisi kısmı Vahide Uzun; Hukukta İşkence kısmı Mustafa Berk Demir tarafından hazırlanmıştır.
   
 İşkencenin genel olarak kabul edilen  en kapsamlı tanımı 1975 yılında Dünya Tıp Birliği tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre işkence, “bir veya daha çok kişinin, tek başlarına veya herhangi bir otoritenin emri altında, başka bir kişiden bilgi / itiraf elde etmek veya başka bir nedenle, kasti, sistematik veya nedensiz biçimde, fiziksel veya psikolojik eziyet uygulamasıdır”(Paker ve Buğu,2016).Bu tanımdan hareketle işkencenin bir eylem olduğunu aynı zamanda bu eylemin bilinçli bir şekilde ve isteyerek yapıldığını tespit edebiliriz. Eylemin ortaya çıkışında işkenceci ve mağdur olmak üzere temel iki unsur vardır. İşkenceci eylemi yapan ya da yaptıran unsurken mağdur işkencecinin elindekidir, tutsaktır. İşkence uygulamasının mağdurdan itiraf elde ederek suç yüklemek, bilgi almak, korkutmak ve cezalandırmak gibi temel  amaçları vardır. Ayrıca mağdurun işkenceci tarafından sürekli ya da aralıklı olarak dehşet durumunda tutularak kişi-zaman-mekan oryantasyonunu zedelemesi sonucunda kendine bağımlı olduğunu kabul ettirmesi işkence davranışının temel bileşenidir. İşkencenin merkezdeki  hedefi işkenceye maruz kalan mağdurdur ancak hedef sadece mağdurla sınırlı değildir. Su birikintisine atılan bir taşın oluşturduğu halkalar misali mağdurla başlayarak tüm toplumu  etkileyen davranışlar bütünüdür.
   

   1990 yılında  Peter Suefeld işkence kavramının kapsadığı davranışları yöntemlerine göre sınıflandırarak altı ana kategoriye ayırmıştır. Bunlar; aktif fiziksel acı veren yöntemler, pasif fiziksel acı veren yöntemler, aşırı tükenmişlik yaratan yöntemler, ölüm korkusu yaratan yöntemler, hem fiziksel hem de psikolojik bileşenlerin bir arada bulunduğu yöntemler ve psikolojik yöntemler şeklindedir. Kategorize edilen bu yöntemler işkence kavramının  mağdur unsurunu “fiziksel ve psikolojik eziyet” şeklinde bir döngüye almaktadır.

   İşkencenin sebep olduğu bu döngü hakkında yani fiziksel ve psikolojik izleri hakkında dünyada 1970’ten önce yeterli bilgi bulunmamaktaydı. Fakat 1973’te Şili’de General Pinochet’in işkence uygulamaları üzerine küresel bir tepki oluşmuş ve mağdurların tedavileri üzerine ilk olarak Şili’de olmak üzere çeşitli çalışmalara başlanarak organizasyonlar kurulmuştur. Bu organizasyonlarda da bilim dallarının çeşitli disiplinleri kullanılarak işkencenin neden olduğu fiziksel ve psikolojik hasarları gidermeye yönelik tedavi ve koruma programları geliştirilmiştir. Hasarların psikolojik boyutu psikoloji biliminin “psikotravmatoloji” alanının alt dalını oluşturmaktadır. Alanda günümüze kadar yapılan ve yapılmakta olan pek çok çalışma vardır. Bu çalışmalar mağdurların yaşadığı işkence travması psikolojisini gözler önüne sermektedir. Çalışmaların  sonuçlarına göre işkence, mağdurlarda sıklıkla; travma sonrası stres bozukluğuna(TSSB),depresyona ve aile/ilişki problemlerine yol açmaktadır.

    İşkencenin sadece mağdurla sınırlı kalmayıp, mağdurun yakın çevresinden başlayarak tüm toplumu etkilediğini “göle atılan taşın oluşturduğu halkalar” betimlemesiyle açıklamıştık. Yapılan bazı çalışmaların sonuçları da bunu desteklemektedir; işkence mağdurlarının çocuklarında psikosomatik bozukluklar, gelişim gerilikleri ve öğrenme bozukluklarının görüldüğü tespit edilmiştir.

    İşkence mağdurlarında yaşadıkları travmalardan sonra rastlanan depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu problemlerini daha yakından ele alalım.

   Depresyon, bir duygu durum bozukluğu olup çoğunlukla yapılan eylemlerden zevk almama, sürekli bitkin ve üzgün hissetme ile karakterize edilir. Ortaya çıkmasında biyolojik, sosyal, psikolojik faktörler ve bunların bireyin yaşamında oluşturduğu kombinasyonlar etkilidir. Beyinde oluşan metabolik değişimler, genetik faktörler, yaşamda meydana gelen stres, hüzün ve travma yaratan olaylar depresyonun sebeplerindendir. Belirtileri ise genel olarak; uyku değişimi, iştah değişimi, sosyal ilişkilerden kaçınma, hayattan keyif almama, cinsel isteksizlik şeklindedir.

   Travma sonrası stres bozukluğu ise, bireyin beyin fonksiyonlarının işleyişi ve kalıtsal psikolojik risklerin oluşturduğu biyolojik etkenlerin ve kişiyi korkutan, çaresiz bırakan, beklenmedik şekillerde gerçekleşen olayları yaşama/tanık olmanın yanı sıra doğal afet,savaş, hastalık, işkence gibi travmatik olayların oluşturduğu psikolojik ve sosyal etkenlerin tek başına ya da kombine olarak oluşturdukları bir bozukluktur. Belirtileri genelde; uykusuzluk, çabuk irkilme, kabuslar görme şeklinde olurken yaşanılan travmatik olaya karşı; yeniden yaşama, kaçınma, aşırı uyarılma belirtileri görülür. Yeniden yaşama; olayın, olayla ilgili çeşitli uyarıcıların kişi istemediği ya da aklına getirecek herhangi bir şey olmadığı halde bile zihninde canlanmasıdır. Bazı kişiler olayı gerçekten yaşıyormuş gibi olabilir; tehlike varmışçasına kaçmak için koşması gibi. Bir diğer belirti olan kaçınmada ise kişi olayı hatırlatan uyarıcılardan uzak durmaya çalışır. Bu uyarıcılar mekan, duygular, düşünceler şeklinde olabilmektedir. Travmatik anının yaşandığı mekana gitmemek, kaçınma belirtisine bir örnektir. Son olarak aşırı uyarılma belirtisi de kişinin kendini sürekli tetikte hissetmesi, olayın her an tekrarlanacağını düşünmesi ve buna yönelik davranışlarda bulunması şeklinde kendini gösterir. Ani seslerde ve  beklenmedik hareketlerde aşırı irkilme, kolayca uykudan uyanma aşırı uyarılma belirtisine verilebilecek örneklerdendir. Belirtiler genellikle travmayı izleyen günlerde görülüp etkisi kendiliğinden düzelme gösterirken kimi zaman yılları bulan süreler boyunca devam edebilmektedir.



 Tedavi Yöntemleri

   İşkencenin bireylerde neden olduğu psikolojik etkiler hakkında pek çok bilgi edinebileceğimiz kaynaklar mevcutken bu etkilerin tedavisine ve sonuçlarına yönelik kısıtlı kaynaklar mevcuttur. İşkence mağdurlarının psikolojik durumlarının tedavisine yönelik farmakoterapi ve psikoterapi yöntemleri kullanılmaktadır. Farmokoterapi, işkencenin mağdurda yol açtığı depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik bozuklukların tedavisi için uygun ilaç kullanımı şeklinde olan tedavi yöntemidir. Psikoterapi yöntemi ise bilişsel davranışçı psikoterapi, psikanalitik psikoterapi, oyun terapisi, aile terapisi ve psikodrama gibi çeşitli terapötik yöntemlerin kullanılarak mağdurun psikolojik durumunun tedavi edilmesinde kullanılması şeklinde olan tedavi yöntemidir. Bu terapötik yöntemler değişik ekollerden doğmadır ve farklı tedavi planlamaları vardır fakat işkence mağduru bireye yaklaşım esasında hepsinin uyması gereken temel ilkeler vardır. Bu ilkelerden başlıcaları; zarar vermemek, terapinin işkence mağduru bireyin ihtiyaçlarına yönelik şekillenmesi, mağdurun öyküsünü hazır olduğunda ve kendi isteğiyle anlatması, kültürel farklılıklara saygı gösterilmesi ve mağdurun fiziksel, sosyal, tıbbı ihtiyaçlarının yanıtsız bırakılmaması şeklidedir.

   İşkence mağdurlarının içine girdikleri psikolojik durum hem kendisine hem yakınlarına büyük sıkıntı veren bir süreçtir. Ancak bu süreç tedavi edilebilen, üstesinden gelinebilen bir süreçtir. Mağdurlar ve yakınları yaşadıkları psikolojik süreçlerin tedavi imkanları konusunda yeterli bilgi sahibi olmadıkları, süreci paylaşma konusunda çekimser davrandıkları ve içinde bulundukları süreci kendilerine mal etme gibi akılcı olmayan düşüncelere sahip oldukları için genelde tedaviye başvurmuyor ve bu döngünün içine hapsoluyorlar.

   Tedavi süreci için işkence mağduru bireylerin ve yakınlarının çekinmeden yardım aramaları, yetkili kişi/kurumlara güvenmeleri ve iyileşmeye dair akılcı olmayan inançlarının üstesinden gelmeleri için hukuk ve sağlık alanında işkenceye karşı daha etkin mücadele ve bilgilendirme çalışmaları yapılmalı, bu alanlara gönül vermiş personeller olarak bizler de bu mücadelenin en  sıkı takipçileri olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. 



Hukukta İşkence

İşkence Nedir?

   İşkence, ister fiziksel olsun ister ruhsal, bir göz korkutmacaydırmaintikam almacezalandırma veya bilgi toplama amacı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden edimlerdir. İşkence olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. İşkence teşkil eden fiiller, aslında kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyan fiillerdir. Bu fiiller ani olarak değil, sistematik bir şekilde işlenmektedir.

 

İşkence Suçu

   İşkence suçu, kapsam itibariyle dar anlamda ve geniş anlamda olmak üzere, iki şekilde de tanımlanmaktadır. Dar anlamda işkence, şüphelinin ya da sanığın ifadesini veya sorgusunu almaya yetkili olan görevlilerin, şüpheliye ya da sanığa suçunu itiraf ettirmek, suç delillerini ele geçirmek, sorgu sırasında düştüğü çelişkileri düzelttirmek, suç ortaklarını ele verdirmek vs. sebeplerle onda bedeni ya da manevi zarar veya tehlike meydana getiren ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan her türlü kötü muameledir. Geniş anlamda işkence suçu ise, ceza muhakemesi dışındaki idari ve disiplin gibi herhangi bir muhakemedeki soruşturmalar ile mağdur olarak tanık, bilirkişi ve müdafi gibi sanık dışındaki kişileri de kapsamına alarak dar anlamdaki işkence suçundan ayrılmaktadır.

   İşkenceyi icat eden insanoğlu, onunla başa çıkmak için de gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde önlemlerini almaktadır.

İşkence suçunun cezası nedir(TCK m.94)

   İşkence suçunun cezası şu şekildedir:

   Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK m.94/1).

Suçun;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,

İşlenmesi halinde, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK m.94/2).

·         Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK m.94/3).

·         Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır (TCK m.94/4).

·         Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz (TCK m.94/5).

·         Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez (TCK m.94/6).




TCK’da alınan önlemler

   İşkence, TCK’nın ikinci kitabının kişilere karşı suçlara ilişkin ikinci kısmının, “işkence ve eziyet” başlıklı üçüncü bölümünde 94 ve 95 inci maddelerinde düzenlenmiştir. 94 üncü maddede işkence, 95 inci maddede netice sebebiyle ağırlaşmış işkence suçları düzenlenmiştir. Anayasanın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” hükmünün yaptırımını oluşturmaktadır. 

Anayasamızın 17.maddesi

Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.

(…)meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması (…) veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.


Uluslararası alınan önlemler

1-)Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi

    Türkiye’nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Evrensel İnsan Hakları Bildirisi’ni 10 Aralık 1948 de kabul etmiştir. Bildirinin 5. Maddesi İşkence Suçunu, “Hiç kimse işkenceye ya da zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezaya maruz bırakılamaz.” şeklinde düzenlemiştir. Bildiri bir sözleşme olmadığı için hukuki bir bağlayıcılığı yoktur.

2-) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

   Avrupa konseyi tarafından 4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da kabul edilmiş ve 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Sözleşmenin 3.maddesine göre  “Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani yahut haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tâbi tutulamaz.”

 

3-) Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi

   BM Genel Kurulunca 16 Aralık 1966 tarihinde kabul edilmiş ve 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin 7. Maddesi, “Hiç kimse işkenceye ya da zalimane, insanlık dışı yahut aşağılayıcı muamele ya da cezaya tabi tutulamaz. Özellikle, hiç kimse kendi serbest rızası bulunmaksızın tıbbi ya da bilimsel deneye tabi tutulamaz.” Şeklinde işkenceyi yasaklamaktadır.

4-) İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi

   Sözleşmenin 1. maddesinde işkence kavramı tanımlanmış ve kapsamı belirlenmiştir.

   Sözleşmenin 2. maddesinde, hiçbir hal ve şartta işkencenin meşru ve mazur gösterilemeyeceği hüküm altına alınmıştır: Hiç bir istisnai durum, ne harp hali ne de bir harp tehdidi, dahili siyasi istikrarsızlık veya herhangi başka bir olağanüstü hal, işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez.

   Sözleşmenin 4. maddesinde taraf devletlere işkence fiillerinin suç olarak tanımlanması yönünde bir yükümlülük getirilmiştir: Her taraf Devlet, tüm işkence eylemlerinin kendi ceza kanununa göre suç olmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde, işkence yapmaya teşebbüs ve işkenceye iştirak veya suç ortaklığı yapan şahsın fiili suç sayılacaktır.


Kaynakça 

İşkence Mağduru Psikolojisi Kısmı

Paker,M. ve Buğu,B.(2016).Türkiye’de işkence mağdurlarının psikolojisi üzerine yapılmış araştırmaların gözden geçirilmesi.Türk Psikoloji Yazıları.19,76-92.

Rewentlow,M.,Kjaer,S. ve Mccoll,H.(2010).İşkenceye Karşı Mücadelede Sağlık Uzmanları. TAAD.1(1).

Biçen,G.(2001).Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde işkencenin önlenmesi. Koceli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Koceli.

https://psikiyatri.org.tr    Erişim Tarihi: 24.03.2021

http://www.psikiyatripsikoterapi.com/    Erişim Tarihi: 24.03.2021

Hukukta İşkence Kısmı

https://hukuk.deu.edu.tr/dosyalar/dergiler/dergimiz-12-ozel/3-kamu/8-isabasbuyuk.pdf

https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2019/09/KADRI-INCE.pdf

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/789895

https://www.ekinhukuk.com.tr/iskence-ve-eziyet-sucu/

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0%C5%9Fkence

http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/43215.pdf

https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tc_anayasasi.maddeler?p3=17

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Hakları ve Günümüzdeki İhlalleri

Düşünce Özgürlüğü

Türkiye'de Göçmen Kadınlar